NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عَلِيُّ بْنُ
مُسْلِمٍ
الطُّوسِيُّ
حَدَّثَنَا
أَبُو بَكْرٍ
الْحَنَفِيُّ
حَدَّثَنَا
الضَّحَّاكُ
بْنُ عُثْمَانَ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
عُبَيْدِ
بْنِ
عُمَيْرٍ
قَالَ كُنْتُ
مَعَ أَبِي
فِي زَمَانِ
ابْنِ
الزُّبَيْرِ
إِلَى جَنْبِ
عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
عُمَرَ فَقَالَ
عَبَّادُ
بْنُ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
الزُّبَيْرِ
إِنَّا
سَمِعْنَا
أَنَّهُ يُبْدَأُ
بِالْعَشَاءِ
قَبْلَ
الصَّلَاةِ
فَقَالَ
عَبْدُ اللَّهِ
بْنُ عُمَرَ
وَيْحَكَ مَا
كَانَ عَشَاؤُهُمْ
أَتُرَاهُ
كَانَ مِثْلَ
عَشَاءِ أَبِيكَ
Abdullah b. Ubeyd b.
Umeyr'den rivayet olunmuştur; dedi ki:
İbn Zübeyr zamanında
babamla birlikte Abdullah b. Ömer'in yanında (bulunuyor) idim. Abbâd b.
Abdillah b. Zübeyr;
"Biz, (kılınması
için ezan okunup kamet getirilen akşam) namaz(ın)dan önce (ortaya konulmuş
olan) akşam yemeğine başlanabileceğini işittik" dedi. Abdullah b. Ömer de
"Vah sana! Sen (Hz.
Nebi'in sahâbîleri olan) o kimselerin akşam yemeklerinin nasıl olduğunu
(biliyormusun)? (Onların akşam yemeklerinin) babanın akşam yemeği gibi (zengin)
olduğunu mu zannediyorsun?" diye karşılık verdi.
İzah:
3757 numaralı hadis-i
şerifte, akşam yemeği hazırlanıp ortaya konmuşken akşam namazı için ezanın
okunması halinde cemaate gitmeyerek yemeği yemek ve namazı yemekten sonra
kılmak tavsiye edilirken; 3758 numaralı hadis-i şerifte namazın yemekten
dolayı geciktirilmesine asla izin olmadığı ifade edilmektedir.
Hattâbî, bu iki hadis-i
şerifin arasını şöyle te'lif ediyor:
"Namazdan önce
yemek yemeye izin veren hadis-i şerif, gönlü, ortaya konan yemeği çok arzu eden
ve o yemeği yemeye çok ihtiyaç hisseden kimseler içindir. Bu durumda olan bir
kimse ezanın okunması ve yemeğin de ortaya gelmesi halinde eğer namaz vaktinin
çıkma tehlikesi yoksa, yemeğe karşı olan bu iştahını teskin etmek için yemekten
biraz yer, namazını yemekten sonra kılar. Bu suretle namazı yemeğe gönlü takılı
bir şekilde kılmaktan kurtulup hakkıyla ifa etme imkânını bulmuş olur.
Ancak bu şekilde
hareket etmek durumunda kalan bir kişi sofranın başına oturmaz ve iyice
karnını doyurmaz. Sadece ortaya gelen yemeklerden birer parça alıp açlığını ve
yemeklere olan arzusunu teskin edip namazını te'hir etmeden kılar. 3758
numaralı hadis-i şerif ise, yemeğe karşı aşın şekilde arzu ve ihtiyaç duymayan
ve namaz kılmak için fazla vakti kalmayan kimseler içindir. Bu durumda olan bir
kimsenin namazı yemeğe takdim etmesi farzdır. Binaenaleyh bu iki hadis
arasında bir çelişki yoktur."
Nitekim, 3759 numaralı
hadis-i şerif de Hattâbî'nin bu görüşünü doğrulamaktadır.
Bazı hallerde akşam
yemeğinin akşam namazına takdim edilebileceğini ifade eden bu hadis-i şerifin
hükmünü sadece akşam namazıyla akşam yemeğine tahsis etmek doğru değildir.
Burada sadece akşam
namazıyla akşam yemeğinden bahsedilmesinin sebebi, insanın bu durumla genellikle
akşam yemeği vaktinde karşılaşması olsa gerektir. Çünkü sabah namazı vaktinde
insanın böyle bir durumda kalması pek enderdir. Öğle vaktine gelince, öğleyin
yemek yeme âdeti Hz. Peygamber devrinde yoktu. Bu âdet sonradan çıkmıştır.
Akşam yemeğinin ortaya
gelmesiyle akşam ezanı vaktinin aynı zamana rastlaması halinde yemeğin öne
alınmasıyla ilgili bu emrin hükmü üzerinde ulema ihtilâf halindeler.
Cumhuru ulemaya göre;
bu emrin hükmü menduptur. Binaenaleyh bu emre göre hareket etmek menduptur. Şâfiîlere
göre bu emir yemek yemeye çok ihtiyacı olan kimseler içindir. Bu durumda
olmayan kimseler için geçerli değildir.
İmam Gazali, yemeğin
bozulmasından korkan kimselerin de bu emrin şümulüne girdiklerini söylemiştir.
Süfyân-ı Sevrî ile İmam Ahmed ve İshak hazretleri de bu görüştedirler. Zahiriye
mezhebi imamlarından İbn Hazm'e göre ise, bu emre uymadan namaza duran kimsenin
namazı bâtıldır.
Bazılarına göre ise,
hafif olarak yemek namaza takdim edilebilirse de hafif olmayan bir yemek takdim
edilemez.
Hafız Münzirî, İmam
Mâlik'in bu görüşte olduğunu söylemiştir. Mâli-kî mezhebinden olan diğer
ulemaya göre kesinlikle namaz yemeğe takdim edilir. Fakat namaza durunca bir an
önce yemeğe başlama arzusunun namazda aceleciliğe sebep olacağından korkulursa
yemek öne alınır. Yemeğe bir an önce başlamak için alelacele kılman bir namazı
iade etmek de müstehabtır.
Bu mevzuda merhum Ö.N.
Bilmen şöyle diyor:
"Mubah bir yemek
hazır olduğu halde namaza başlamak mekruhtur.
Meğer ki vaktin
çıkmasından korkulsun. Bu yemeğe iştahı olsun veya olmasın,
müsavidir."[Ö. N. Bilmen, Büyük İslâm İlmihali, 226.]